Tanzanya'ya bağlı özerk bir yönetimi olan Zanzibar, aslen iki büyük adadan oluşuyor. Unguja ve Pemba. Uzun yıllar istilacı güçler tarafından yönetilmiş, 1960'larda Tanzanya ile birleşmiş. Ancak 2010 yılına kadar kendi içerisinde etnik çatışmaları devam etmiş. Uzun yıllar boyunca köle ticaretinin yapıldığı Zanzibar'ın, günümüzdeki en büyük geçim kaynağı baharat ticareti ve turizm.
Biz, 2012 yılının Kasım ayında Tanzanya'da yaptığımız ilk safarinin ardından geçmiştik Zanzibar'a. Seyahat süremiz uzun olmadığından bir türlü karar verememiştik Zanzibar konusunda. Son dakika sürpriz bir gelişme ile 10 güne çıkarabildik ve hızlı bir şekilde Zanzibar'ı da programa ilave ettik. Bugün düşünüyorum da iyi ki şartları zorlamışız. Böylece muhteşem bir Safari'nin sonunda keyifli, unutulmaz bir beş gün daha geçirmiş olduk. Herkese tavsiye edebileceğim süper bir paket oldu bu.
Kilimanjero havaalanından rötarlı bir şekilde kalkan uçağımız Zanzibar havaalanına gece 23:00 sularında iniş yaptı. Neyse ki, otelden bizi almaya gelen aracımız beklemişti de iner inmez yola çıkarak, adanın kuzey ucunda, Nungwi bölgesinde yer alan otelimize (Mnarani Beach Cottages) gece yarısı ulaşabildik.
Bu noktada otel, daha doğrusu konaklama mekanımız (Mahaba Cottage) hakkında bir not eklemeden geçemeyeceğim. Balayı için arayışta olanlar var ise burası mükemmel bir nokta. Geniş, asma katlı, bungalovdan ziyade size özel deniz kenarında bir ev. Yine size özel olan plajda şezlong değil, kocaman bir dinlenme yatağı. Hemen yanınızda masaj odası. Daha da bir şey demiyorum...
Zanzibar okyanusta bulunduğundan gelgit çok etkili boyutlarda hissediliyor. Tesislerde gelgit zaman çizelgesi var. Buna bakarak hangi saatlerde denizde zaman geçirebileceğinizi planlayabilirsiniz. Geldiği zaman deniz çok güzel de, gittiği zaman gerçekten gidiyor, siz de yüzmeyi unutun gitsin. Ancak git zamanları bölge halkına yarıyor. Yerli kadınlar kumların üzerinde ya da sığ sularda kalan deniz kabuklularını toplayıp satarak geçimlerini sağlıyorlar. Siz de bu süreçte plajda uzun bir yürüyüş yapabilir, güzel fotoğraflar alabilirsiniz.
Deniz kabukluları demişken... Deniz ürünleri burada çok bol, dolayısıyla ucuz. Otelde tanıştığımız görevlilerden Coco, bize deniz kenarında güzel bir akşam yemeği ayarlayabileceğini söyledi.. Gündüzden akşam için istakoz siparişimizi verdik. Pazarlığımızı da yaptık. 30 Dolar... Akşam otelden bir araç ile restorana gittik. İstakozun yanı sıra, ahtapot da alalım dedik. Bir karatahtanın üzerinde tüm ürünlerin fiyatı yazıyor. İstakoz için 30 dolara anlaşmışken ahtapot 10 dolar biraz yüksek geldi ama yine de istedik. Yemekler geldi, o da ne? Biz ahtapotu porsiyon olarak düşünmüştük. Bütün bir ahtapot ızgara olarak geldi masaya. Yanında pilav, patates kızartması, salata da geliyor ki bunlar ücretsiz...
Sahilde, kumların üzerinde masalar, gecenin karanlığında usul usul yanan mumlar, ayışığı falan... Yani kısacası ambiyans on numara... Tek eksiğimiz var, rakı. Şaka şaka, rakıyı taaa Türkiye'den taşımıştık yanımızda onca gün. E daha ne olsun?...
Zanzibar'da da sahil bölgelerinin olmazsa olmazı, şnorkel, dalış aktiviteleri yapabilir, yunuslarla yüzmek için tekne turlarına katılabilirsiniz. Ayrıca bölgenin en büyük geçim kaynağı olan baharatları tanımak adına Baharat turu, kızıl kolobus maymunları ile vakit geçirmek için Jozani orman turu da değerlendirebileceğiniz diğer aktivasyonlar...
Biz bir tam günümüzü, yine Coco'nun yardımıyla Baharat ve Jozani Ormanı turuna ayırdık. Ayrıca turun sonunda yerel halktan bir evi ziyaret ederek onlarla birlikte yemek yedik.
Baharat göreceğiz de ne olacak demeyin. Hemen her gün mutfakta, genellikle toz olarak kullandığımız çeşit çeşit baharatı, ağaçlarda, toprakta, dallarda ham halleriyle görmek hem çok güzel hem de çok şaşırtıcı. Bazı baharatları görmüyorsunuz bile. Örneğin rehberimiz bir ağacın kabuğunu çenterek bize koklatana kadar tarçının farkında bile değildik. Tur boyunca envaiçeşit koku ve tat deneyimledik ki bu muhteşem bir duygu. Turun sonunda ikram edilen meyveler ise tam bir tropik şölen...
Baharat turumuzu bitirdikten sonra Jozani ormanına doğru yol alıyoruz. Jozani ormanı 2512 hektarlık bir alanı kaplıyor ve 1960'larda koruma altına alınmış. Ormanın içerisinde, sadece bu bölgede yaşayan kızıl kolobus maymunlarını görebilirsiniz. Ağaç yaprakları ve olgunlaşmamış meyveler ile beslenen, günün büyük bölümünü dinlenerek geçiren bu sevimli hayvanlar ilk etapta size uzak dursalar da, bir süre sonra varlığınıza alışıyorlar ve yanlarına yaklaşmanıza izin veriyorlar. Ama dokunmanıza pek sıcak bakmıyorlar.
Jozani ormanında mangrov ağaçlarını da görebiliyorsunuz. Mangrov ağaçları tuzlu suda yetişiyorlar ve ağaçların kökleri toprağın üzerinde bulunuyor. Her ne kadar gündüz gözüyle çok farklı bir ambiyans yaratsa da hava karadıktan sonra bu bölgede olmak istemezdim doğrusu. Biraz ürkütücü sanki...
Günün sonunda, yaşadıkları yerleri, günlük hayatlarını görmek amacıyla yerel halktan bir ailenin evini ziyaret ediyoruz. Aşağıdaki fotoğraflardan da göreceğiniz üzere, hayatlarını çok zor koşullarda sürdürüyorlar. Bölgeye özgü bir ot yemeği, pilav ve meyveden oluşan yemeğimizi birlikte ağaçların altında yiyor, sohbetin ardından bu sıcakkanlı aileye konukseverliği için teşekkür ederek ayrılıyoruz.
Bir başka günü Nungwi'den geçtiğimiz Kendwa'da tüm gün deniz, kum, güneş üçgeninde, miskin miskin yatarak geçiriyor, iliklerimize kadar dinleniyoruz.
Baharat göreceğiz de ne olacak demeyin. Hemen her gün mutfakta, genellikle toz olarak kullandığımız çeşit çeşit baharatı, ağaçlarda, toprakta, dallarda ham halleriyle görmek hem çok güzel hem de çok şaşırtıcı. Bazı baharatları görmüyorsunuz bile. Örneğin rehberimiz bir ağacın kabuğunu çenterek bize koklatana kadar tarçının farkında bile değildik. Tur boyunca envaiçeşit koku ve tat deneyimledik ki bu muhteşem bir duygu. Turun sonunda ikram edilen meyveler ise tam bir tropik şölen...
Vanilya Çubukları |
Karanfil Ağacı |
Jozani ormanında mangrov ağaçlarını da görebiliyorsunuz. Mangrov ağaçları tuzlu suda yetişiyorlar ve ağaçların kökleri toprağın üzerinde bulunuyor. Her ne kadar gündüz gözüyle çok farklı bir ambiyans yaratsa da hava karadıktan sonra bu bölgede olmak istemezdim doğrusu. Biraz ürkütücü sanki...
Zanzibar'da son olarak baş şehir, eski şehir Stone Town'a geçiyoruz. Kapılarıyla ünlü bu tarihi kentin dar sokaklarında kayboluyoruz.
Freddie Mercury'nin evi kapalı olduğundan maalesef gezemiyor, akşam Mercury bara gidiyoruz. Biz gittik, siz gitmeyin. Mercury ruhu, duvarları Queen ve Mercury fotoğraflarıyla donatmakla yaşatılmıyor maalesef. Alakasız bir müzik ve vasat bir bar ortamı...
Dönüşümüz Darüsselam'dan olduğu için son gün feribot ile 2 saatlik bir yolculuk sonrasında Darüsselam'a ulaşıyoruz.
Zanzibar halkı oldukça yoksul. Günlük kazançları ortalama olarak 1 doları geçemiyor. En başta da belirttiğim gibi ülkenin geçimi baharat ticareti ve turizmden elde edilen gelirle sağlanıyor. En değerli olan baharat karanfil ki, bunun ticareti de hükümetin elindeymiş. Toplanan karanfiller sadece hükümete satılıyor. Turizme gelince, bizim ülkemizde de olduğu gibi turistler genelde tesislerde vakit geçirdiğinden esnaflar da fazla kazanamıyor. Bu da bir dip not olarak aklınızda bulunsun...
Zanzibar halkı oldukça yoksul. Günlük kazançları ortalama olarak 1 doları geçemiyor. En başta da belirttiğim gibi ülkenin geçimi baharat ticareti ve turizmden elde edilen gelirle sağlanıyor. En değerli olan baharat karanfil ki, bunun ticareti de hükümetin elindeymiş. Toplanan karanfiller sadece hükümete satılıyor. Turizme gelince, bizim ülkemizde de olduğu gibi turistler genelde tesislerde vakit geçirdiğinden esnaflar da fazla kazanamıyor. Bu da bir dip not olarak aklınızda bulunsun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder